top of page

Neandertaller, Babalığın Keşfi ve Cinsel İlişkinin Evrimi

Okunduğu Gibi

Güncelleme tarihi: 21 Şub

Erken dönem insan etkileşimini tasvir eden gerçekçi bir fotoğraf tarzı görüntü. Bir Homo sapiens kadını ve bir Neandertal erkeği yakın durmakta ve potansiyel eşler olarak görünmektedir. Arka plan, bir ateş çukuru ve basit aletlerin bulunduğu tarih öncesi doğal bir ortam. Işıklandırma sıcak ve antik atmosferi yakalıyor.
Neandertal Erkek ve Sapiens Kadın

Marvin Harris’in yazmış olduğu “Türümüz: kim olduğumuz, nereden geldiğimiz ve nereye gittiğimiz” adlı kitabı okuyorum ve hakkında yazılar yazıyorum. Kitabın bir çok yerinde bir çok not aldım. Kitaptan alıntılar yapıp, özetleyerek devam ediyorum. 54. Başlığa geldiğimde tüm okuduklarımdan yola çıkarak kafamda biriktirdiğim tüm konuları bir yazıyla toparlamak istedim. 

Kafamdakileri aktarmadan önce Harris’in bana ilham veren başlığını bir özetleyeyim ve sonra görüşlerimi aktarayım.

“54. başlık "SPERM YUMURTAYA KARŞI?" adını taşıyor. Harris, biyolojik determinizme dayalı "sperm stratejisi" ve "yumurta stratejisi" teorisini eleştiriyor. Bu teoriye göre, kadınlar az sayıda yumurtaya sahip oldukları ve hamilelik süreci uzun olduğu için tek eşli ve seçici olmalı; erkekler ise milyonlarca sperm ürettikleri için çok eşli ve cinsel açıdan saldırgan olmalıdır. Ancak Harris, bu görüşün hem primat davranışlarıyla hem de insan toplumlarındaki kadınların gerçek tercihlerine dair gözlemlerle çeliştiğini savunuyor.

Özellikle bonobo dişileri, erkekler kadar aktif bir şekilde cinsel partner arar ve hem erkeklerle hem de diğer dişilerle sık sık cinsel ilişkiye girer. Eğer kadınlar biyolojik olarak "utangaç" ve tek eşli olsaydı, kadın anatomisi (örneğin çoklu orgazm yeteneği) buna uygun olmazdı. Kadınlar tarihsel olarak erkekler kadar özgür olmadıkları için çok eşli ilişkileri seçme şansları da kısıtlanmıştır. Erkekler için çok eşlilik kabul edilebilirken, kadınların böyle bir tercihi "düşmüş kadın" olarak damgalanmasına yol açmıştır. Kadınlar genellikle ekonomik bağımlılık nedeniyle tek eşli kalmaya zorlanmıştır. Ancak ekonomik özgürlüğe sahip olduklarında, erkekler kadar çok eşli olabilecekleri gözlemlenmiştir. Kadın merkezli hanelerde, kadınlar birden fazla eş veya partner seçebilmektedir. Kadınların cinsel muhafazakârlığı, genellikle erkekler tarafından dayatılmış toplumsal baskılardan kaynaklanmaktadır. Kadınlar için cinsel özgürlük, genellikle ağır cezalarla veya sosyal damgalamalarla engellenmiştir. Kadınların daha "temkinli" olmasının asıl nedeni biyolojik içgüdüler değil, hamileliğin getirdiği fiziksel ve toplumsal risklerdir. Modern doğum kontrol yöntemleri sayesinde bu engeller ortadan kalktığında, kadınların da cinsel tercihlerini daha özgürce yapabileceği öne sürülmektedir.

Sonuç olarak, Harris, kadınların biyolojik olarak tek eşli veya daha az cinsel arzulu olduğu fikrine karşı çıkıyor. Kadınlar, eğer toplumsal kısıtlamalar ortadan kalkarsa, erkekler kadar özgür ve çok eşli olmayı seçebilirler.”

Cinsel ilişkiden kim daha çok keyif alır, ayrı bir konu; cinsel ilişkiye girmeyi kim daha çok ister, başka bir konu. Bu ikisi arasında kesinlikle bir fark var ve kadın ile erkek arasındaki cinsel ilişki geriliminin arkasında da bu fark yatıyor. Erkekler, cinsel ilişkiye girme konusunda çok ciddi bir hormon baskısı altında. Testosteron devreye girdiğinde, beyin devreden çıkıyor. Bir erkek testosteronunun etkisi altına girdiğinde, gözü kararıyor. Bu hormon baskısı, erkeği cinsel açıdan daha istekli taraf hâline getiriyor. Ancak cinsel ilişkiden keyif alması, bu istekle kıyaslandığında çok daha kısa sürüyor. Dakikalarca süren ön sevişmeler ve sevişmeler, birkaç saniyelik bir doruk noktası için yaşanıyor. Cinsel ilişkiden daha uzun süre zevk alan ve daha çok tatmin olan ise kadınlar. Üstelik erkeklerle kıyaslandığında sayısız kere orgazm olabilme potansiyeline sahipler. En güçlü erkek bile bir seferde en fazla 3-4 kez cinsel ilişkiye girebilirken, kadınlar için bu sayı çok daha yüksek. Hem niceliksel hem de niteliksel olarak kadın, cinsel ilişki konusunda üstün taraf.

Burada ciddi bir tezat var: İlişkiye girmek için can atan bir erkek var ve aslında bu ilişkinin kazananı kadın. Arz-talep dengesi gereği talep edilen şey değerli olur. Arz eden kişi değerli hâle gelir. Arz eden kadın, değerinin farkında. Üstelik cinsel ilişkiden asıl çıkar sağlayan taraf da o. Yani hem değerli hem de kazançlı. Ancak bu avantajlı konumunun olumsuz tarafı, hamile kalma riskidir. Cinsel ilişkinin asıl kazananı olması, onu aynı zamanda en büyük sorumluluk sahibi yapıyor. Çünkü cinsel ilişki ile hamilelik arasındaki nedenselliği çözemediğin sürece, doğan bebeğin tek sahibi kadın oluyor. Henüz, doğan bebeğin erkekle olan bağlantısı keşfedilmiş değil.

Belki babalık keşfedilene kadar bu çelişkili durum çok da hayati değildi. Çünkü serbest piyasa gereği, kadın istediğine, istediği zaman, çok değerli olan kendisini, kendi tercihleri doğrultusunda sunabiliyordu. Ancak hamile kalmak, bebeği emzirmek ve 3-4 yıl boyunca bakımını sağlamak hiç de hafife alınacak şeyler değildi. Kendi hayatını sürdürmek bile yeterince zorken, bir de başka bir bebeğin hayatının sana bağlı olması daha da yorucu bir durum yaratıyordu. 3-4 yıl süren bu zorlu süreç sırasında bir başkasının desteğini görmek kadının çıkarına olmalı.

Kadın, destek almak zorunda kalmış olmalı. Topluluklar genellikle 30-40 kişilik gruplardan oluşuyordu ve yiyecekler ortaklaşa tüketiliyordu. Avladıkları yada topladıkları leşlerden dolayı daha fazla enerji kaynağına sahip olan erkekler, belki de yiyecek karşılığında kadınlara destek oluyordu. Ancak bu bağımlılık durumu kadınlar için bir sorun teşkil etmiş olmalı. Kadınlar, bu sorunu çözmek için yollar aramış olmalılar.

Benim görüşüm, doğurduğu bebekle yaşadığı cinsel ilişki arasında ilişki kuran kişinin ancak kadın olabileceğidir. 

İnsanın evrimsel yolculuğunu incelediğimizde Neandertallerle ve Denisovanlarla aynı zaman diliminde aynı coğrafyayı paylaştığımız görüyoruz. Sahip olduğumuz genetik yapının küçük de olsa bir kısmı bu farklı tür insanlardan geliyor. Demek oluyor ki bu farklı tür insanlarla cinsel ilişkiye girmişiz. Özellikle Neandertallerle olan temasımızın, hamilelikle cinsel ilişki arasındaki bağı kurmamıza yol açmış olabileceğini düşünüyorum. Özellikle Neandertallerle etkileşim, sapienslerin hamilelik ile cinsel ilişki arasındaki bağlantıyı fark etmelerine yol açmış olabilir. 

Birbirine üç aşağı beş yukarı benzeyen kişilerin cinsel ilişkileri sonucunda doğan bebeğin fiziksel görünümünün  ayırt edici özellik sergilemesi güç. Ama söz konusu bizden apayrı bir vücut tipine ve yüz görünümüne sahip olan başka bir tür insan olunca fiziksel görünüm ayırt edici bir özellik olarak kullanılabilir. 

Bu yeni keşfin sonuçları olmuş olmalı. Özellikle kadın için cinsel ilişkiye girdiği kişinin kim olduğu artık önemli hale geliyor. Rastgele, sadece canı istediği için değil, doğan bebeğin babasının kim olacağını bilerek cinsel ilişkiye giriyor. Bu haber inanılmaz bir hızla yayılmış olmalı. Hayatlarının en önemli ikinci eylemi (ilki karın doyurmak) hakkındaki bu keşif şok etkisi yaratmış olmalı. Her zaman yaptıkları bir eylemin aslında çok daha büyük bir anlamı varmış. Doğan bebekler meğer yalnızca kadınların değil, aynı zamanda erkeklerin de çocuklarıymış.

Bu yeni durum nasıl sonuçlara yol açtı? Kadınlar nasıl bir pozisyon aldı, erkekler ne yaptı? Kadınlar cinsel ilişkiye girerken kriterlerini revize etmiş olmalı. Az önce yazmıştım; cinsel ilişkide değerli olan kadın. Çünkü talep edilen kadın. Kadın, artık cinsel ilişki tercihine dair kriterlerini yeniden şekillendirmek zorunda. Önceden kriteri belki cinsel ilişkide sadece zevk almak olabilirdi. Yada kendisine daha çok yiyecek getiren erkeği seçmek olabilirdi.  Ancak yeni durumda, doğan bebeğin tek sahibi değil, meğersem bir ortağı varmış.

Peki, erkekler açısından durum ne oldu? Konuyu "alfalar" ve "pasifler" olarak ikiye ayırarak değerlendirmeliyiz diye düşünüyorum. Kadınların doğan bebek konusunda erkeklerden destek talep ettiği bir durumda, alfalar için sıkıntılı bir durum ortaya çıkıyor. Daha önce gruptaki birçok kadınla sorgusuz sualsiz çiftleşebilen alfa erkeğin tahtı sarsılıyor. Eskiden, alfalık özellikleri sayesinde açık ara öne çıkarken, şimdi yeni bir pozisyon alması gerekiyor. Artık birlikte olduğu kadının bebeğine bakmaktan da sorumlu olması gerek. Pasif erkekler için ise durum daha avantajlı olabilir. Önceden tamamen kadının inisiyatifinde olan bir ilişki biçimine sahiplerken, artık doğan bebekten en az kadın kadar erkek de sorumlu. Yani bir kere bir kadınla cinsel ilişkiye girdiğinde kadın ve adam artık birbirine bağlanmak zorunda kalıyorlar.

Bu yeni durum çok daha büyük ve daha önce yaşanmayan  bir problemi de ortaya çıkarıyor: sadakat sorunu. Eğer bir kadın, bir erkekten doğan bebek nedeniyle ondan destek talep ederse, erkek bunun tartışmasız olmasını ister. Yani, bir adamı başka bir erkeğin çocuğuna bakmaya ikna etmek kolay değil. Sanırım babalığın keşfi—muhtemelen Neandertallerle etkileşim sürecinde başladı—kültürel açıdan büyük bir sıçramaya sebep oldu. Babalığın keşfi cinsel ilişkinin anlamını değiştirdi. Bununla birlikte, cinsel ilişkinin gerekçesi de değişti. Cinsel ilişkinin anlamı ve amacı değişince, gruplarda yeni tür ilişkiler ortaya çıktı. Sahiplenme ilişkisi doğdu. Kadın ve erkeğin kurduğu çekirdek ailenin kökenleri bu ilişki değişimine dayanıyor olmalı. Artık bir kadın, birçok erkekle cinsel ilişkiye giremezdi. Çünkü doğan bebeğin bakımını üstlenecek bir adamdan destek alabilmesinin tek yolu, onun babasının kim olduğunun bilinmesi gerekliliğiydi.

Ve böylece ataerkilliğin temelleri atılmış oldu. Kadının cinsel özgürlüğü bu andan sonra sona erdi. Bir kez çarklar bu şekilde dönmeye başlayınca, geri dönüşü olmayan bir yola girilmiş oldu. Erkek, kadından sadakat talep etti. Sadakat sunamayan kadınlar bebeklerini destek görmeden büyütmek zorunda kaldılar. Diğer tüm kadınlar bir erkeğin desteğine sahipken, gruptan dışlanan bir kadın hem kendi hayatını hem de bebeğinin hayatını zorlaştırmış oluyordu. Diğer tüm kadınların destek olan bir eşi varken, desteksiz kalan kadın yalnız kalıyordu. Üstelik, sürekli cinsel ilişki arayışında olan erkekler için, bekar bir kadın diğer kadınlar için de tehdit haline geliyordu. Böylece, erkeklerle evlilik dışı cinsel ilişki yaşamak zamanla "ahlaksızlık" olarak görülmeye başlandı.

Tezata bakar mısın? Babalık keşfedilmeden önce kadın en değerli varlıktı. Onunla cinsel ilişkiye girebilmek için erkekler sıraya giriyordu. Belki seks yapabilmek için hediyeler, yiyecekler sunuyorlardı. Ama bu büyü, cinsel ilişki ile hamile kalmak arasındaki bağ keşfedildiğinde bozuldu. Kadın hâlâ çok değerliydi, ancak artık paylaşılamazdı. Serbest piyasada yer almıyordu. Arz talep kuralları bu durumda işleyemezdi.Yani ortada ciddi bir problem var: Hem talebin olduğu ama arz edenin kendisini her istediğine arz edemediği sıkıntılı bir durum. Bu sıkıntılı durumu kadının değerini düşürerek çözme yoluna gitmişiz. Aslında değeri düşmüyor ama bizler öyleymiş gib yaşamışız. Hatta o boyuta gelmişiz ki kadını bırakın ikinci sınıf olmayı insan olmaktan çıkarmışız. Yani değerini düşürmek için yapılabilecek en adice şeyi yapıp kadını yok saymışız. 

Bunun tek suçlusu yada sorumlusu erkek değil maalesef. Bu durumu erkekler kadar kadınlar da yaratmış. Sonuç olarak düşüncem babalığın keşfinin tüm bu eşitsiz düzenin ortaya çıkarmış olması. 

Yüzbinlerce yıl boyunca kadın seçen pozisyonundayken son 40 bin yılda bu süreç tersine dönmüş. Hayatta kalabilmek ve üremekle dolu bu mücadelede kaybeden kadın gibi duruyor. 

Şimdilerde erkeğin desteğine ve bakımına ihtiyaç duyulmayan bu son dönemde eski düzen tekrar devreye giriyor. Kadınlar seçim yapmaya başlıyor ve tekrar alfa erkeklerin hakimiyeti başlıyor. Kadınlar seçim yapma hakkını tekrar ellerine aldılar. Artık bebeklere bakmak için erkeklere muhtaç değiller. Hatta bebek yapmak zorunda bile değiller. Seksin üreme amaçlı değil zevk amaçlı yaşandığı yıllara geri döndük. Bu durumda kaybeden pasif erkekler olacak. Bu da hiç azımsanmayacak bir sayı. Erkeklerin %90'ı ndan (en iyi ihtimalle pareto kuralı gereği %80’ninden) bahsediyoruz. Bu büyük çoğunluk kadınlarla seks yapabilme uğruna onları insan yerine koymamışlardı. Şimdi kadınların ilgisini çekebilmek için kendilerini geliştirmekten başka çareleri yok.

İçinde olduğumuz bu cinsellik anlayışının değişimine kadınlar da en az erkekler kadar hazır değiller. Bu öyle kolay adapte olunacak bir durum değil. Son 40 bin yıldır edindiğimiz bu kültürü değiştirmek zaman alacak. Kadınlar da değişmek zorunda. Seçim kriterlerini erkeklere nasıl dayatacakları önemli. Evrimsel olarak alfa erkeklere yönelik bir eğilimleri var ama alfa erkeklerin dedi de belli. Ne kadar çok kadınla seks yaparlarsa o kadar iyi. Çocuk bakma ve çocuk yetiştirme derdi olmayan kadınlar için, eğer seks yapmaktan amaç zevk almaksa,  de bu durum  sorun değil. Ama içine doğduğumuz ataerkil kültür için sorun. 

Erkeklerin yeni düzeni anlaması çok kolay değil. Kral tahtından savaşarak iniyor. Hiç bir kral tahtını gönüllü olarak bırakmak istemiyor. Bu değişim bir süre alacak. Kadınlar da, erkekler de yeni düzene adapte olacak. Yeni toplumsal düzenimiz de bir şekilde rayına oturacak ama içinde olduğumuz bu günlerde bu değişimi farketmeden yaşamaya devam edeceğiz.

Antik bir ortamda tam vücutlu bir Homo sapiens kadını ve bir Neandertal erkeğinin gerçekçi, fotoğraf benzeri bir tasviri. Birbirlerine yakın duruyorlar ve birbirlerine karşı merak gösteriyorlar. Arka planda bir Neandertal çocuk ve bir Homo sapiens çocuk birlikte oynayarak erken dönem insan etkileşimini simgeliyor. Tarih öncesi ortam basit barınaklar, taş aletler ve sıcak, topraksı bir atmosferle detaylandırılmıştır.
Sapiens Kadın Neandertal yada Denisovan Erkeğine Bakıyor


Comments


Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

©2020, Okunduğu Gibi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page